BAYANLAR ÖZELLİKLE SİZE...

Kadın

Avrupa Parlamentosu önceki gün 'Türkiye'de kadın haklarını' tartıştı.

Dün de tartıştığı raporu kabul etti. Türk asıllı Hollandalı parlamenter
Emine Bozkurt'un hazırladığı rapor, 'Türkiye'de kadın hakları ve fırsat
eşitliğini' konu almaktaydı.

Türkiye'de kadın haklarının galiba iki yüzü var.Bu yüzlerden biri resmi...

Diğeri ise gerçek hayatın ta kendisi...

* * *

Resmi yüz...

Nasıl?

Kısaca şöyle...

Kadınların sadece yüzde 25'i çalışabiliyor...

Kadın nüfusun dörtte biri çalışabiliyor ama iş bulabilirse..

Çalışabilecek olan kadınların yüzde ona yakın kısmı işsiz.

Bu noktada çok garip bir çelişki var.

Ne?

Eğitim artıkça işsiz kadın sayısı da artıyor.

Hem de keskin bir şekilde.

Çalışabilen kadınlar arasında okur yazar olmayanların neredeyse tümü iş
buluyor.

Eğitim düzeyi artıkça iş bulmak zorlaşmakta.

Üniversite mezunu kadınlarda işsizlik yüzde yirmiye yaklaşmakta.

* * *

Resmi yüzdeki ilk kadın fotoğrafı 1843'de beliriyor: Kadınlara ebelik
eğitimi hakkı tanınıyor.

1847'de eşit miras hakkı.

1856'da köle ve cariyeliğe son.

1858 yılında arazi mirasında eşitlik.

* * *

1869 yılında ilk kadın dergisi: Terakk-i Muhadderat...

1869 yılında kadınlara eğitim zorunluluğu... Hemen ardından ilk kız öğretmen
okulu.

Neden bunlara 'resmi yüz' diyorum?

Çünkü 2007 yılında hálá 'haydi kızlar okula' kampanyası yapmaktayız..

Neyse, devam edelim.

Zorla evlendirme şeklen ne zaman sona eriyor?

1871'de.

Ama bugün hálá berdel var.

1897'de ilk işçi kadınlar...

1913'de ilk devlet memuru kadınlar..

1923'de ilk kadın partisi.

Seçme ve seçilme hakkı.

1935 yılında on yedi milletvekili kadın.

1945'de doğum yardımı, yaşlılık sigortası.

* * *

1971, ilk kadın bakan...

1989, ilk kadın kaymakam...

1991, ilk kadın vali...

1993, ilk kadın başbakan...

* * *

Resmi yüzün hikayesi böyle uzayabilir...

Ama 1995'de bir realite araya giriveriyor.

İlk 'Mor Çatı' açılıyor.

Kadınların sığınağı.

Hangilerinin?

Şiddete uğrayanların.

Şiddete uğrayan kadınların korunmasına dair kanun ise 1998'de.

* * *

Ama gel gör ki...

Tüm bu olumlu adımlara rağmen...

Töre cinayetleri metod değiştirerek berdevam.

Güneydoğu'da kız çocukları hálá nüfusa geçirilmiyor.

Evllilik içi şiddet...

Çok eşlilik...

Kadınlar için korunma merkezi azlığı...

Kadının siyasetteki yerinin yetersizliği...

Tüm bunlar da mevcut sorunlar...

Yakıcı sorunlar...

Bunaltıcı sorunlar..

Ürpertici sorunlar...

* * *

Türkiye'nin görünen yüzünde modern kadın duruyor.

Bir de bunun çok uzağında seyreden toplumsal bir yüz bulunuyor.

İkisi arasında uçurum var.

O uçurum kapanmadıkça da sorunlar maalesef tümüyle çözülemeyecek.

Umut şu ki eskiden sadece resmi yüze bakarak avunuyorduk...

Epeydir gerçek yüzü de görerek hayıflanmaktayız...

Avrupa Parlamentosu da o gerçek yüzü bir daha bize hatırlatmakta...

'Kadınlarınıza iyi davranın' diyerek.